Kesin şimdi bunun kökenleri çok eskiye dayanıyordur, milattan önce iki binli yıllarda bile pazarlama böyle yapılıyordur ama ben ilk kez benim aklıma gelmiş gibi söylemekten çekinmeyeceğim! Zaten bu ülkede kimden çekinmemi bekliyorsunuz ki acaba? Yüksek Hızlı Tren yolculuğunda “Lütfen ayakkabılarınızı çıkarmayın,” diye anons yapılan bir yerde yaşıyoruz. Birbirimizden bu kadar da çekinecek bir ortam yok diye düşünüyorum.
Neyse, asıl düşündüğüm konuya geri dönelim. Eksik hissettirme artık öyle “Kapitalizm size ihtiyacınız olmayan bir ürüne ihtiyacınız olduğuna inandırır,” konusundan çok öteye taşındı. Kitaplar, filmler, içerikler hep aslında bir şekilde eksik bırakıldığımızı imleyip eğer bir gün gerçekten, ama gerçekten, istersek tam olacağımız havucuyla önümüze konuluyor. Sonra da bitmek bilmeyen bir eksiklik hissiyle ortamlarda salınıp duruyoruz.
Çalınan Dikkat. Neymiş, dikkatimiz çalınıyormuş da aslında o dikkatimiz tam olsa var ya… Üff… Kardeşim hani insanı insan yapan şey eksik olmaktı? Nerden çıktı şimdi bu dikkatimizin hepsinin tam, yani eksiksiz olması gerekliliği?
Sonra vay efendim neden herkes kendisinin en iyi versiyonu olmak için çaba çabalıyor? İzin vermiyorsunuz ki biraz eksik olalım, şu histen kurtulmanın beş yolu, anksiyeteye gelen 3 aktivite, ertelemeyi erteleyin, dağınıklığı kafada bitirin derken bizi de bitirdiniz.
Hayır bir de anlatılanlara göre her bir sorunumuz üç adımda, dört kulaçta ya da günde beş dakikada hallolabilir gibi duruyor. Kendimizin en iyi versiyonuna gerçekten bu kadar yakın mıyız ya? Demek ki çok da kasmaya gerek yok, böyle de idare ederiz gibi sanki…
Sadece eksiklik de değil; her gün sadece günde “şu” kadar vakit ayırarak kendinizin en iyi versiyonuna yeni özellikler de ekleyebilirsiniz. Gören de bizi bir app zanneder, sürekli yama ve eklentilerle güncelleme yapmak icap ediyor.
Genel iddialar bu yönde ancak sonuçlar genelde “sadece 10 dakikada enfes börek tarifleri”ni evde yapmaya çalışınca ortaya çıkan manzara ile aynı. Yine aynı şekilsizlik ve lezzetsizlik… Evet, sonunda ortaya yine bir börek çıkıyor ama böreğin hiç videodaki ile bir benzerliği var mı? Yok! Biraz gelişelim derken hoop yeniden eksiklik hissiyle birlikte yaşamaya devam ediyoruz.
Pir Sultan’ım der gözümde
Hiç hata yoktur sözümde
Eksiklik kendi özümde
Darına durmağa geldim
(Yazarımız, yani ben, yazının sonuna bir final bulamadığı için bu haftaki yazısını Pir Sultan Abdal ile mesaj veriyormuş gibi bitirmiştir. Anlayana…)